Birleşik Komünist Parti (BKP) Programı
GİRİŞ
Emperyalist saldırganlık dönemi yeni krizlere açık
Reel sosyalizmin çözülüşü ve uluslararası komünist hareketin zayıflamasıyla başlayan yirmi birinci yüzyıl, ilk çeyreğini emperyalist-kapitalist sistemin insanlığı felakete götürdüğü bir kesitte geride bırakıyor. İçerisinde bulunduğumuz yüzyılın bir dönemi kapanırken emperyalist saldırganlık büyüyerek devam ediyor. Emperyalizm, işçi sınıfının mücadele ederek kazandığı ekonomik ve siyasi kazanımlarını bir bir elinden alıyor; geçmişte etkin olmadığı coğrafyalara doğrudan veya vekaleten müdahalelerde bulunuyor, savaşlara artık toplumsal meşruiyet aramadan, işlediği savaş suçlarını saklamadan halklara saldırıyor. İçerisinde bulunduğumuz dönem, karşı devrimler ve emperyalist saldırganlık dönemi.
Bu saldırganlık insanlığı bir felakete sürüklüyor. Emperyalist-kapitalist sistemde işçi sınıfı en temel ihtiyaçlarını karşılayamayacağı bir yoksulluk ve sömürüye mahkûm ediliyor. Dünyanın birçok bölgesinde savaşlar büyük yıkımlar getiriyor. Sermaye sınıfı çıkarları doğrultusunda doğayı geri döndürülemez bir şekilde yok oluşa sürüklüyor. Yoksulluk, savaşlar ve iklim krizi; insanları yerinden yurdundan ederek göçe zorluyor. Büyük bir yol ayrımında olan toplumlar, dünyanın bir felakete gidişini işçi sınıfının öncülüğünde durdurarak bu barbarlık dönemine son verebilir.
Emperyalizm, barbarlık dönemini durduracak yegâne güç olan işçi sınıfına; orta çağ kalıntısı gericiler, insanlık düşmanı faşistler ve piyasa kölesi liberallerle saldırmaktadır.
Sermaye sınıfının ideologları, kapitalizmin nihai olduğunu ve bu düzende yaşanan sorunların yapısal olmadığını propaganda ediyor. Toplumsal faydanın yerine bireyciliği ön plana çıkarıyor, kurtuluşun yalnızca bireysel çabayla gerçekleşeceği yalanını söylüyor, bireysel “yükseliş” hikayeleri anlatırken; kapitalizmin çarkları arasında yok olmuş milyonlardan bahsetmiyor.
Kapitalizmin ideolojik aygıtları, birey ve toplum arasındaki ilişkiyi hedef alıyor. Bireyin toplumla olan bağını silikleştirmeye ve dönüştürmeye; insanlık tarihinin ortaya çıkardığı ortak değerlerin içeriğini değiştirmeye çalışıyor, eşitlik, özgürlük, kardeşlik gibi kavramların içini boşaltıyorlar. Yeter ki toplumsal çıkar gözetilmesin, yeter ki işçi sınıfı ve insanlık, tarihi değiştirebileceğinin bilincine varmasın ve siyasete, topluma, hayata edilgen olsun, sömürü çarkları sorunsuzca işlesin…
İnsanlığın içinden geçtiği süreç, her ne kadar karanlık bir tabloyu resmetse de tarihin yasalarının işlemeye devam ettiğini biliyoruz. Sınıflar mücadelesi, her dönemde farklı ivmelerde ve güçte de olsa devam ediyor. Bugün insanlık, emperyalist-kapitalist sisteme karşı henüz güçlü bir yanıt vermemiş olsa da emperyalist-kapitalist sistemin tahakkümüne boyun eğildiği düşünülmemelidir. Dünyada, bölgemizde ve ülkemizde sisteme karşı tepkilerin her geçen gün biriktiği bir dönemin içerisindeyiz. Kapitalist sistem, halklara gelecek sunamıyor, yaşadığı sıkışmalar ise dünyayı büyük bir yıkıma sürüklemeye devam ediyor.
Bugün emperyalist-kapitalist sistemin yaşadığı sıkışmalar, çok kutuplu yapısıyla birlikte yeni bir aşamaya geçmiş durumda ve bölgesel savaşları, ekonomik yaptırımları, siyasi müdahaleleri ve hatta siyasi cinayetleri karşımıza getiriyor. ABD, AB ve NATO’nun düşman olarak tanımladığı Rusya ve Çin, kapitalist sistem içerisinde ABD emperyalizminden farklı bir hattı temsil ediyor. Emperyalizmin Rusya ve Çin’i zayıflatma, İran’ı kuşatma projesi bölgesel savaşları da tetikliyor. İsrail, Ortadoğu’da güç kazanıyor.
Suriye cihatçı terör örgütleri ve emperyalizmin bölgedeki diğer işbirlikçileri eliyle çökertildi, NATO’nun yayılma politikası ise Ukrayna-Rusya savaşını yarattı ve derinleştirdi. Bölge halklarına kalan yalnızca ölümler, büyük acılar, yoksulluk ve göç yolları oldu; milyonlarca insan yerinden edildi. Ama düzenin ideologları, bireysel kurtuluş hikayeleri anlatmaktan, demokrasi, barış ve istikrar yalanları anlatmaktan utanmadı.
Kapitalist-emperyalist sistem, girdiği ülkelerin tüm kaynaklarını yağmalarken; her dönem olduğu gibi devamlılığını sağlayabilmek ve karlarını arttırmak için yeni kaynaklar, enerji nakil hatları ve ucuz emek gücü arayışında. Sermayenin yayılımı ve genişlemesi yasası tüm dünyayı büyük bir uçurumun eşiğine getirmiş vaziyette. Fakat sistem krizlerini aşabilmiş durumda değil. Kapitalist-emperyalist sistem, doğasından kaynaklanan iç dinamikleri ve çelişkileriyle birlikte yeni krizlere her zaman olduğu gibi bugün de açık durumda. Tüm dünya ülkelerini temelden etkileyen bu durum ise zayıf halka ülkelerde daha ağır ve şiddetli ilerliyor. Bu durumun işçi sınıfının lehine çevrilmesi için ise dünya işçi sınıfının ve komünistlerinin, kendi ülkelerinde kapitalist üretim ilişkilerini sonlandırma ve sosyalist iktidarı kurma görevi bulunuyor.
Birleşik Komünist Parti, Komünist Dünya hedefinin ön aşaması olarak Sosyalist Türkiye’nin kuruluşunu hedeflemektedir. Sosyalist Türkiye, emperyalist-kapitalist sistemin karşısında ciddi bir direnç unsuru oluşturacak ve dünya işçi sınıfının mücadelesine büyük katkılarda bulunacaktır.
Türkiye’nin kurtuluşu Sosyalist Devrimden geçmektedir
Türkiye sermaye düzeni emperyalist-kapitalist sistemden bağımsız olarak ele alınamaz. Türkiye’de hüküm süren sermaye düzeni emperyalizme tam boy bağımlıdır. Ekim Devrimi ile birlikte oluşan yeni dünya tablosuna doğan 1923 Cumhuriyeti, izlediği politikalar gereği emperyalist sisteme bağımlı hale gelmiş ve özellikle 12 Eylül’den sonra AKP iktidarıyla birlikte devam eden bu süreç yeni bir aşamaya taşınmıştır. Cumhuriyetin tüm kazanımlarının tasfiye edildiği bu süreç, sermaye düzeninin doğal sonucu olarak değerlendirilmek durumundadır.
Emperyalist-kapitalist sisteme bağımlı olan Türkiye’nin yine emperyalist yönelimlerle uyumlu şekilde dönüştüğü ve şekillendiği, bir gerçek olarak karşımızda duruyor.
Osmanlı’dan, şeriattan ve feodal üretim biçiminden kopuş olarak Türkiye Burjuva Devrimi tarihsel bir ilerlemeyi ifade etmektedir. Türkiye’de emek-sermaye mücadelesinin şimdilik kazananı ise burjuva sınıfı ve onun işbirlikçi temsilcileri olmuştur. Yükselen ve alternatif bir güç haline gelen işçi sınıfı ve sosyalist hareketin bastırılması için devreye giren yasaklamalar, darbeler, siyasi cinayetler ve toplumda yaratılan algı karşısında sınıf hareketi ve sosyalist hareket geri çekilmiş ve bu süreç Cumhuriyet’in tasfiyesine kadar gitmiştir.
2000’li yıllarda başlayan süreç ise Türkiye’de AKP iktidarı ile sermaye düzeninin yeni evresini temsil etmektedir. AKP iktidarı, emperyalist politikalar doğrultusunda dış politika, iç siyaset, toplumsal alan, devletin yeniden dizayn edilmesi gibi yapısal adımlar atmış, bu adımlar kimi noktalarda Haziran Direnişi’nde olduğu gibi büyük bir toplumsal dirençle karşılaşsa da düzen karşıtı bir güce evrilemediği için sönümlenmiştir.
Bugün ise tüm bu kriz dinamikleriyle birlikte ilerleyen sermaye düzeni ve onun iktidarının Türkiye’de kurduğu gerici, işbirlikçi, emek düşmanı rejimle karşı karşıyayız. Bu rejimin karakterinin kapitalist sistemin yapısından bağımsız ele alınması büyük yanılgılara yol açacaktır. “Saray ve halk” eksenli siyaset okuması, emperyalizmi, sermayeyi, düzen unsurlarını ve tüm bunların yönelimlerini yok sayan bir yaklaşımı ortaya çıkardığı için hatalıdır.
Cumhuriyet’in tasfiyesi ile ortaya çıkan bir diğer olgu ise devlet ve iktidarın tekleşmesidir. Bugün ordu, yargı ve meclis AKP iktidarının karşısında güç oluşturabilecek dinamikler olarak değerlendirilmemelidir. AKP iktidarının ve sermaye düzeninin karşısında durabilecek temel güç işçi sınıfı ve toplumsal dinamiklerdir.
Bu gerici, piyasacı ve işbirlikçi dönüşümün ise bugüne kadar karşısında durulamadı. Çünkü Türkiye’de güçlü bir sosyalist seçenek oluşmadı, sosyalizmin seçenek haline gelmesi noktasında görev üstlenecek öncü Parti şekillendirilemedi ve işçi sınıfıyla buluşamadı. Emekçiler, düzen siyasetinin etkisinden koparılamadı. Liberalizmin ve kimlik siyasetinin karşısında güçlü, devrimci bir bariyer örülemedi. Tüm bunlaryalnızca düzen siyasetçileri ya da emperyalizmin ideolojik kalemşörlerinin etkisiyle değil, aynı zamanda sosyalist hareketin sınıfa yaklaşımı ve sınıf mücadelesini terk etmesiyle birlikte gelişti.
Birleşik Komünist Parti, burjuvaziyle ve onun iktidarıyla uzlaşmayan bir mücadeleyi, kapitalist üretim biçiminin tamamen yıkılmasını hedefleyen bir kavgayı, Türkiye’de sosyalist iktidarın kuruluşunu hedefleyen bir stratejiyi başarıya ulaştırmak misyonuyla hareket etmektedir.
Birleşik Komünist Parti, öncü işçilerin ve komünistlerin Partisidir. İdeolojik ve siyasal savrulmalara karşı BKP, Marksist-Leninist ilkelere sıkı sıkıya bağlıdır. Leninist Parti ilkelerine yaslanarak ilerler, Leninizmi dogmatik bir örgüt teorisi olarak değil, işçi sınıfının iktidar bilimi olarak ele alır ve güncellenmesini hedefler.
Türkiye’de kapitalist üretim biçimi yerleşiktir. Bugün Türkiye’de özel mülkiyeti, kapitalist üretim ilişkilerini ve onun aygıtlarını sorgulamayan, kapitalist düzenin topyekûn yıkılmasını hedeflemeyen tüm partiler, düzenin ufkunu aşamayan düzen partileridir. Türkiye’nin sorunları ise doğrudan kapitalist sistemden şekillenmekte, beslenmekte ve derinleşmektedir. Emekçilerin yoksullaşması, gençliğin geleceksizlik sorunu, eğitim ve sağlık sisteminin piyasalaşması, barınma ve beslenme hakkından mahrumiyet; kısacası yaşadığımız tüm sorunların altında kapitalist sistemin karakteri yatmaktadır.
Kürt sorunu, kadın sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin yapısal sorunlarının emek-sermaye çelişkisi ortadan kaldırılmadan çözümü mümkün değildir.
Kapitalizmin insanlığı sürüklediği felaketlerden çıkış, reformlarla değil düzen içi tüm seçeneklerin reddedilmesi ve işçi sınıfı iktidarının kurulmasıyla mümkündür. Bugün, kapitalizmi yıkabilecek öncü güç ise işçi sınıfı ve onun öncü örgütü olan komünist partidir. Türkiye’de insanca bir yaşam ve sosyalist devrim, işçi sınıfının eseri olacaktır.
Örgütlü bir sınıf hareketinin, öncü partinin aklıyla ve komünist kadroların yetenekleriyle birleştiğinde ortaya çıkaracağı enerjinin Türkiye’yi aydınlığa taşıyacağını biliyoruz. Bu düzlemin oluşması için öncelikle, öncü komünist örgütlenmenin güçlenmesi ve işçiler, gençler, kadınlar içerisinde örgütlenmesi gerekiyor. Türkiye’de sosyalizmin seçenek haline gelmesi, büyük bir örgütlülüğün yaratacağı umutla birlikte sağlanacaktır.
Türkiye kapitalizminin kendiliğinden zayıflayıp yıkılması beklenemez. Her şeyden önce Türkiye’de işçi sınıfının ve Partinin bir kriz dinamiği haline gelmesi gerekmektedir. İşçi sınıfının attığı adımların sermaye düzenini sıkıştıracağı bir evreye gelmesi hedeflenmelidir. BKP, tarihsellik ve güncellik arasındaki bağı bu ana yaklaşımla birlikte ele almakta ve işçi sınıfının kriz dinamiği haline gelmesi için hazırlık yapmaktadır.
Türkiye’de toplumsal alanda biriken tepki, uzun süredir düzen partileritarafından sandık siyasetiyle soğurulmaya çalışılmaktadır. Yoksullaşmaya, gericiliğe, geleceksizliğe karşı sisteme yönelebilecek tepkilerin bugün de birikmeye devam ettiğini görüyoruz. Türkiye’de oluşan tepkilerin bütünlüklü bir kanala akması ve düzen karşıtı bir havuzda birikmesi için ise sosyalist siyasetin devreye girmesi gerekmektedir.
Sosyalist Devrim için Öncü Komünist Partiye ihtiyaç var
BKP; örgütünü, kadro politikasını, siyaset yapma tarzını ve eylem biçimini Türkiye’de devrimci mücadelenin ve sınıf mücadelesinin ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirecektir. “Siyaset” denilerek devrimci ilkelerden taviz verilmesine, iktidar perspektifinden uzaklaşılmasına karşı BKP, Türkiye solunun iktidarcı ve komünist damarını oluşturmak ve güçlendirmek için kendini kuracaktır.
Bugün sosyalist hareket açısından “halkla duygudaşlık”, “demokrasinin geliştirilmesi”, “iktidara kaybettirmek” denilerek düzen partilerinin desteklendiği, meşrulaştırıldığı; emekçilerin, gençlerin, kadınların bu partilere sevk edildiği uzlaşmacılık döneminden geçiyoruz.
Türkiye’de sosyalist hareket geri çekilmiş, burjuvazinin karşısında dik duruş sergileyememiş, düzen karşıtı seçeneği örgütlemekten vazgeçmiş ve düzen içi çözümlere ikna olmuştur. Bunun bir diğer boyutu ise sınıf siyasetinin terki ve kimlik siyasetini sahiplenmek olarak karşımıza çıkmaktadır. Birleşik Komünist Parti, sınıfı bölen ve burjuvazi karşısında etkisiz kılan her türlü düşüncenin karşısında yer almaktadır.
BKP, kapitalizmden sosyalizme geçişte ara bir aşamayı reddetmektedir. İşçi sınıfının ve toplumun bilinç kazanması için öne sürülen demokratik devrim aşamalarını kapitalizme içkin olarak görür. BKP, sınıfa tarihsel ve güncel bilincin, öncü örgütlenme ve devrimci siyasetle taşınabileceği gerçeğini savunur ve Parti’yi bu eksende konumlandırır.
Devrimci siyaset, anti-emperyalizm, laiklik mücadelesi ve sermaye karşıtlığının iktidar perspektifiyle buluşturulmasından ve örgütlenmeye sevk edilen bir siyaset yapma yaklaşımıyla üretilmesinden geçmektedir.
İnsanlık tarihi boyunca eşitlik ve özgürlük arayışı hep devam etmiştir. İnsanlık, sömürünün ve üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin ortaya çıkmasından bu yana sınıfsız ve sömürüsüz bir toplum hayalini gerçek kılmaya çalışıyor. Kapitalizmin gelişmeye başladığı dönemin özelliklerinden çok daha farklı ve karmaşık bir dönemi yaşıyoruz. İletişim aygıtları, sistemin mekanizmaları, toplumsal hayatın dinamikleri, teknolojik gelişmeler sürekli değişim içerisinde. Birçok şey değişmesine rağmen ise değişmeyen en büyük olgunun ise sınıflı toplum yapısı olduğunu tarih bizlere gösteriyor.
Bu açıdan sınıf mücadelesi ortadan kalkmış değil, sınıf mücadelesinin etkili kılınması ve düzeni değiştirecek bir noktaya taşınması gerekiyor.
Emekçilerin örgütlü gücünün devreye girmediği her an, Türkiye daha da geriye gidiyor. Yoksullaşma daha da derinleşecek, gelecek kaygısı tüm toplumu tahakkümü altına alacak, ülkemiz karakolu rolünü üstlendiği emperyalizme daha da bağımlı hale gelecek ya da emperyalizme, sermaye düzenine, gericiliğe karşı insanlığın eşitlik ve özgürlük arayışını gerçek kılacak olan sosyalizm mücadelesi ete kemiğe bürünecek.
Sermaye düzeninin kriz dinamikleri göz önünde bulunduğunda, işçi sınıfı ve toplumsal dinamikler içerisinde etkiye sahip, örgütlü ve gelişkin bir Komünist Parti’nin düzeni temelden sarsacak bir düzlem yaratması kaçınılmazdır. Parti, devrimin aracı olarak kendini kurarken aynı zamanda sosyalist kuruluş sürecinin ihtiyaçlarını baz alan bir örgütlenme ve kadrolaşma yaklaşımıyla hareket eder. Bu açıdan öncü Komünist örgütlenme, kapitalizmden sosyalizme geçişin ana omurgasını oluşturur.
Birleşik Komünist Parti, işçi sınıfını, kadınları ve gençliği kapitalist düzene son vermek ve sosyalist iktidarın kuruluşunu gerçekleştirmek için Partili mücadeleye çağırır.
İşçi sınıfının emeğine el koyarak zenginleşen, ülkemizi emperyalizmin karakolu haline getiren, yoksulluğun, geleceksizliğin, gericiliğin kaynağı bu sömürü düzeni artık son bulmalıdır!
Sosyalizm Programı
I. Temel tanımlar ve amaç
A. BKP’nin kimliği ve niteliği
1. BKP, sosyalist devrimin öncü gücü olan işçi sınıfının siyasal mücadele aracıdır.
2. BKP, diğer toplumsal sınıflara işçi sınıfının tarihsel perspektif ve çıkarları doğrultusunda yaklaşır.
3. BKP, hangi sınıfsal kökenden gelirlerse gelsinler, bu perspektif ve çıkarların siyasal mücadelenin belirleyici öğesi olduğunu kabul eden komünistlerin partisidir.
4. İşçi sınıfımız, Türkler, Kürtler ve diğer ulusal, etnik öğelerden oluşan bir bütündür. BKP bu bütünlüğü esas alır ve her tür ayrımcılığa karşı işçi sınıfının siyasal ve örgütsel birliğini temsil eder.
5. BKP, evrensel bir karaktere sahip olan Marksizm Leninizmi bütün çalışmalarında kılavuz edinirken, bu öğretinin her ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de yeniden üretilmesinin bir zorunluluk olduğunun bilinciyle hareket eder.
6. BKP’nin varlığına temel oluşturan amaç, Türkiye’de sosyalist iktidar mücadelesi vermek ve sosyalizmi kurmaktır. BKP aynı zamanda dünya komünist hareketinin bir parçasıdır.
7. BKP, uluslararası devrimci hareketin tarihsel birikimini Türkiye toprağının kendine özgü dinamikleriyle harmanlar, sosyalizm mücadelesinde bu sentezi görmezden gelen şabloncu, dogmatik ve milliyetçi yaklaşımlara karşı mücadele eder.
B. BKP’nin amacı
1. BKP’nin amacı, sosyalist devrim ve sosyalizmin kuruluşudur.
2. a. Sosyalizmin kuruluş sürecinin başlangıç noktası bir siyasal devrimdir. Bu siyasal devrimin öncü gücü, siyasal ve ideolojik olarak, işçi sınıfıdır.
b. Sosyalist kuruluş için başlangıç noktası olan sosyalist iktidar, bu siyasal devrimin sonucu olarak ortaya çıkacaktır.
c. Sosyalist iktidar, işçi sınıfı ve onun siyasal etki alanında bulunan toplumsal güçlerin kitlesel mücadelelerinin eseri olacaktır.
d. Sosyalist iktidarın nihai hedefi, başka sosyalist toplumlarla birlikte, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyanın yaratılmasıdır.
3. BKP programı, işçi sınıfı öncülüğünde gerçekleşecek devrim döneminin programıdır. Kapitalizm koşulları altındaki mücadele döneminde, partinin tüm siyasal açılımları bu programın yaşama geçmesinin zorunlu koşulu olan sosyalist iktidar perspektifi doğrultusunu gösterir. İşçi sınıfını örgütlü mücadele içinde siyasallaştırmak, eğitmek ve iktidar odağı durumuna getirmek bu dönemin temel görevidir. BKP, işçi sınıfının ve emekçilerin ekonomik, toplumsal hak ve istemleri için yürüttükleri mücadeleyi, sosyalist iktidar mücadelesiyle bağını kurarak ve kapitalizm koşullarında bu istemlerin ya yalnızca kısmen karşılanabileceğini ya da hiç karşılanamayacağını açığa çıkaracak bir şekilde destekler ve örgütler.
BKP bu görevden hareketle, sosyalist devrim öncesinde,
i. Burjuvazinin her türlü siyasal ve ideolojik saldırılarını püskürtmeye çalışır;
ii. Dünya kapitalist sistemi içinde Türkiye’ye düşen ve düşecek misyonlara karşı durur;
iii. Emperyalizmin ekonomik, siyasal ve kültürel saldırılarına karşı yurtseverlik bilincinin işçi ve emekçi kitlelerde gelişmesine çalışır;
iv. Dinci gericiliğin siyasal ve ideolojik olarak geriletilmesi için işçi sınıfı aydınlanmacılığının güçlenmesine öncülük eder;
v. İşçi sınıfı içerisinde milliyetçi ve faşist ideolojilerin yer edinmesini engellemek için halkların kardeşliğini propaganda eder;
vi. Uluslararası devrim dinamiklerinin çıkarlarını gözetir;
vii. İşçi sınıfının enternasyonalist bilinçle eğitilmesi için çaba gösterir;
viii. Kapitalist sömürünün ürünü bütün çelişki ve sorunlara karşı toplumsal duyarlılığın artırılması ve tepkilerin mücadele kanalına akıtılması için öncülük eder;
ix. Kapitalizmin bütün boyutlarıyla teşhir edilmesi için ideolojik ve siyasal araçlar geliştirir;
x. Sosyalizmden yana güçlerin uyum, birliktelik ve eşgüdümünün sağlanmasına öncülük eder;
xi. Her türden ulusal baskıya karşı mücadele eder ve bu mücadelenin sınıfsal temellere oturtulmasına, ulusal ve sınıfsal dinamiklerin ortaklığının yaratılmasına özen gösterir;
xii. Sosyalizm mücadelesinin önündeki yasal engellerin kaldırılması, bütün antidemokratik uygulamaların işlevsiz kılınması ve emekçi sınıfların örgütlenmesini kısıtlayan her tür düzenlemenin etkisizleştirilmesi için olanaklarını seferber eder.
II. Sosyalist İktidarın Programı
A. Siyasal Yapı
1. İktidar, bir sosyalist demokrasi olarak örgütlenir.
2. a) Sosyalist demokrasi, iktidarın başta üretim süreci olmak üzere, toplumsal yaşamın tüm dokusuna yayılmasıyla mümkündür. Sosyalist demokraside işçi sınıfı, toplumsal örgütlenmeleri aracılığıyla yönetimdedir. İktidar organları, fabrikalar, atölyeler, bürolar, çiftlikler, okullar ve kışlalardan başlayarak yukarıya doğru uzanır.
b) BKP, toplumun bütün kesimlerini yönetime katacak yerel iktidar organlarının yaratılmasını ve bu organların yetkinleşmesini özendirir ve güvenceye alır.
3. a) Yönetim kademelerini aşağıdan yukarıya oluşturan bütün örgütlenmeler, kendi yönetimlerini özgür seçimlerle belirler.
Seçmenler, bütün organlara seçtikleri temsilcilerini, görev dönemleri tamamlanmadan “geri çağırma” hakkına sahiptirler.
Bu hakkın kullanımı yasalarla düzenlenir ve güvence altına alınır.
b) 16 yaşına girmiş her yurttaş, bütün yönetim kademeleri için seçme ve seçilme hakkına sahiptir.
c) Sosyalist iktidarda yasama, hükümet oluşturma ve yürütmeyi denetleme konularında en yüksek organ Meclis’tir.
d) Meclis, yerel iktidar organlarıyla bağlantılı olarak çalışır ve onlarla bir bütün oluşturur.
e) Yerel örgütlenmeler, sorumluluk alanlarından seçilen ya da atanan yöneticileri gerektiğinde görevden alma hak ve sorumluluğuna sahiptir.
f) Toplumun tüm birimlerinde ve toplumsal faaliyet alanlarında kurulan yerel örgütlenmeler, kendi birimleri ve alanları içinde yasalar çerçevesinde karar alma ve uygulama organlarıdır. Yerel örgütlenmeler, bireye, bizzat içinde yaşadığı en küçük birimden başlayarak toplumsal yaşama müdahale etme olanağı sunar, sosyalist insanın bütünsel gelişimi için uygun ortamı sağlar, kitlelerin siyasal ve hukuksal karar alma ve uygulama mekanizmalarıyla (tüm devlet organları ve Meclis) sürekli bir iletişim, etkileşim ve denetim ilişkisi içinde bulunmalarını güvence altına alır.
g) BKP, Meclis’e ve diğer yönetici kademelere seçilen temsilcilerin bağlı bulundukları üretim ya da hizmet kollarından kopmamaları için özel önlemler alır. Sosyalist demokrasinin, üretim ve karar mekanizmaları arasındaki bağların dolayımsız duruma getirilmesiyle mümkün olacağını her zaman hesaba katar.
4. a) Yönetim mekanizmalarının ve buradaki görevlilerin işçi sınıfından kopmalarını ve toplum çıkarlarına yabancılaşmalarını engelleyecek önlemler alınır.
b) Devlet örgütlenmesinde yöneticilik sorumluluğu olan kişilerin bütün toplumsal örgütlenmelerin gereksinim ve sorunlarından düzenli biçimde haberli olmalarını sağlayacak, toplumsal olarak denetlenen iletişim mekanizmaları kurulur.
c) Yöneticilerin görevlerini yerine getirebilmeleri için onlara sağlanacak olanaklar toplumsal olarak izlenebilir ve denetlenebilir saydamlıkta olacaktır. Bu olanakların kişisellikten uzak, yöneticilerin kolektif çalışma bilinçlerini her zaman diri tutacak nitelikte olması zorunludur.
5. Türkler ve Kürtler sosyalist Türkiye’nin eşit kurucu unsurlarıdır. Kapitalist Türkiye’nin baskın özelliği olan ayrımcı, şoven uygulama ve yaklaşımların bütünüyle tasfiye edilmesi için önlem alınır.
6. BKP, sosyalist demokrasinin gereği olan devletin her yurttaşı kapsaması hedefini göz önüne alarak, devlet mekanizmasının etkili ve üretken olmasını sağlayacak politikaları geliştirir; devlet toplum ayrımının bu biçimde ortadan kaldırılacağını savunur. Devletin nihai olarak sönümleneceği göz önünde bulundurulduğunda ve bu doğrultuda, sömürücü sınıf ve ideolojilerin varlık zeminlerinin de ortadan kalkmasıyla birlikte, devletin baskıcı işlevleri tasfiye olacaktır.
B. Temel Özgürlükler
1. Anlatım, propaganda ve örgütlenme özgürlükleri, sosyalist toplumun kuruluşu ve yetkinleşmesi için vazgeçilmezdir.
2. İnsanın insanı sömürmesini açık ya da dolaylı biçimde savunan, savaş kışkırtıcısı, din istismarcısı, ırkçı ve faşist düşünceler toplumun özgür gelişiminin önünde engel oluşturdukları için propaganda ve örgütlenme özgürlüklerinden yararlanamazlar.
3. Sosyalist toplumun gelişimine engel oluşturan, ahlaki çöküntü ve yabancılaşmaya yol açan insan kaçakçılığı, fuhuş, kumar ve uyuşturucu madde ticareti yasaklanır.
4. Ulusal ve etnik köken hiçbir biçimde bir ayrıcalık ya da dışlanma, ezilme nedeni olamaz.
5. Yaşayan dil ve kültürlerin korunup geliştirilmelerine olanak sağlanır.
6. Cinsiyet farklılığının ayrımcılığa yol açmasına karşı ekonomik, siyasal, ideolojik ve kültürel önlemler alınır.
7. Aşiret yapıları tamamen ortadan kaldırılır ve bu yapıların kültürel ve ideolojik alanlardaki izlerinin bütünüyle silinmesi için çaba gösterilir.
8. Temel özgürlüklerin yaşama geçirilmesi için yazılı ve görsel iletişim, toplantı ve gösteri yapma olanakları bütün toplumsal örgütlenmelerin hizmetine verilir.
9. Seyahat etme serbestliği, konut dokunulmazlığı, haberleşme gizliliği sağlanır.
10. a) Adalet mekanizması en küçük yerellikten başlayarak toplumsal iktidar organlarının katılımıyla oluşturulur. Mahkemelerde gerek bu organlarca belirlenen yurttaşlar, gerekse meslekten yargıçlar görev alır. Hukukun üstünlüğü sağlanır.
b) Ceza ve infaz yasaları, suçların önemli bir bölümü toplumsal kaynaklı olduğundan, toplumun suça karşı korunması gereği göz ardı edilmeksizin, bireye sosyalist toplumda yer alma bilincinin ve yeteneklerinin sağlanması doğrultusundaki politikaları içerir.
c) Savunma hakkı, suçlama başladığı andan itibaren devlet tarafından korunur.
d) İç güvenlik örgütlerinin sosyalizmin ideallerine uygun ve emekçi halkın denetimine açık olarak düzenlenmeleri sağlanır.
e) Gözaltındaki, ya da cezaevindeki kişilere fiziki veya manevi baskı yapılamaz. Hiç kimseye, hiçbir koşul ve durumda işkence uygulanamaz.
f) Hiçbir durumda ölüm cezası verilemez.
C. Ekonomik Yapı
1. BKP, toplumdaki eşitsizliklerin temel kaynağı olan üretim araçlarındaki özel mülkiyeti, belli bir program çerçevesinde tümüyle ortadan kaldırmaya yönelik bir ekonomik politika izler.
2. a) Toprak da içinde olmak üzere bütün üretim araçları, doğal kaynaklar ve yeraltı zenginlikleri kamu mülkiyetindedir.
b) Üretim araçlarında kamu mülkiyetinin dışındaki biçimlerin tasfiye sürecinde, üretimin sürekliliğinin sağlanması ve emekçilerin siyasal ve ideolojik inisiyatifinin, tasfiyenin temel gücü olması için gerekli önlemler alınır.
c) Değişik mülkiyet biçimlerinin bir arada var olacağı geçiş dönemi boyunca, ekonominin sosyalist öğeleri, yasalar ve siyasal iktidarın gündelik politikalarıyla ayrıcalıklı duruma getirilir, diğerleri karşısında korunur.
3. Sosyalist ekonominin temel amacı, tüm toplumun refah içinde yaşaması, yurttaşların yaşama koşullarının her geçen gün iyileştirilmesidir.
4. Bütün ekonomik etkinlikler toplumsal denetime açık duruma getirilir ve toplumsal kaynakların israfı, rüşvet, yetkilerin kötüye kullanılması, disiplinsizlik ve tembellik gibi olgulara karşı etkin yönetsel, ideolojik, ekonomik ve hukuksal önlemler alınır.
5. Bankalar, sigorta şirketleri ve tüm diğer finans kuruluşları kamulaştırılır, sosyalist ekonominin gelişimi açısından gereksiz olanları tasfiye edilir.
6. Dış ticaret yalnız devlet eliyle yürütülür.
7. a) Ekonomik gelişme, işçi sınıfı iktidarında planlanabilir bir süreçtir. Sınıf çelişkilerinin tasfiyesi sürecinde ekonominin bütün öğelerinin uyumlu birlikteliğini ve üretimin toplum yararına gerçekleşmesini sağlayacak olan unsur, merkezi planlamadır.
b) Planlama, tabandan başlayarak emekçi inisiyatifinin gelişmesi ve üretim sürecindeki karar mekanizmalarının demokratikleşmesi ile birlikte yaşama geçer.
8. Sosyalist planlama, bilimsel ve teknolojik birikimin toplumun yararına kullanılmasına ve geliştirilmesine öncelik verir.
9. a) Sanayileşme ve kalkınmada, Türkiye’nin yeterli düzeyde sahip olduğu kaynaklara (madenler, toprak, enerji, nitelikli emek gücü) dayanılarak bir atılım örgütlenecek, ülke ekonomisinin dışa bağımlılığına son verilecektir.
b) Sosyalist ekonominin kendi gücüne dayanarak ayakta kalması, onun içe kapanması anlamına gelmez. Ekonominin bağımsızlığı, onun sınıf karakteriyle ve emperyalist dünyanın bir parçası olmaktan çıkması ile sağlanır. Bağımsızlığın ve ülkedeki sınıf çıkarlarının gözetildiği dış ekonomik ilişkiler, sosyalist ekonominin gelişimine hizmet edecek biçimde düzenlenir.
c) Emperyalist ülkelerle yapılmış, ülkemiz emekçilerini büyük bir borç yükü altına sokan, ülkeyi bağımlı duruma getiren bütün anlaşmalar geçersizdir tek yanlı olarak feshedilir.
d) Diğer sosyalist ülkelerle kalıcı, uyumlu ve enternasyonalizmin ruhuna uygun bir ekonomik bütünleşme sürecinin gerçekleşmesi için çaba gösterilir.
10. Sosyalist ekonomik yapıda üretilen tüm zenginlik, toplumun kolektif gereksinimleri için gereken miktar ayrıldıktan sonra emekçilere ücret olarak geri döner. Ücretlerin belirlenmesinde “herkesten yeteneğine göre, herkese emeğine göre” ilkesi, sınıfsız topluma giden yolun ilk aşamalarında geçerliliğini sürdürecektir. Bununla birlikte, asıl hedef olan “herkese ihtiyacına göre” ilkesinin giderek öne çıkmasını gözeten politikalar geliştirilecektir.
11. Çalışma süresinin kısaltılması, yeni insanın yaratılmasında en önemli araçlardan ve sosyalist toplumun temel hedeflerinden biridir.
12. Fiziksel emek kullanımını en aza indirmek ve tüm insanların zihinsel üretim potansiyelini harekete geçirmek, sosyalist toplumun bir diğer temel hedefidir. Tarım ve sanayi üretiminde ileri teknikler kullanılarak, öncelikle insana yakışmayan koşullarda gerçekleşen işlerin makineler tarafından yerine getirilmesi sağlanır.
13. Sosyalist ekonomide çalışabilir durum ve yaştaki tüm yurttaşlara iş güvencesi ve çalışma hakkı sağlanır. Devlet bu iki temel hakkı hiçbir durumda ortadan kaldıramaz.
14. Çalışamayacak durumda olanlar, yaşlılar ve emekliler sosyalist devletin güvencesi altındadır. Bu yurttaşlara insanca bir yaşam düzeyi ve eşit olanaklar sağlanır.
15. Sendikalar sosyalist kuruluş sürecinde işçi sınıfının yönetime katılma, sosyalizmin temellerini sağlamlaştırma ve onu koruma araçlarından bir tanesidir.
a) Sendikalaşma ve grev hakkı, tüm emekçileri kapsayan bir biçimde yasalarla güvence altına alınır.
b) Sendikalar ve işyerlerindeki iktidar organları, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, işçilerin dinlenme, kültür ve spor olanaklarının genişletilmesi için yetkilidirler.
16. a) Tarım emekçilerinin, özgür çiftçiler olarak kolektif çiftliklerde ve tarım proleterleri olarak devlet işletmelerinde toplanmaları için siyasal ve ideolojik mücadele verilir. Kolektif çiftliklerin kamu mülkiyetine uyumlu ve onunla çelişmeyecek biçimler bulması sağlanır.
b) Tarımsal üretimde değişik kolektif biçimlerin uyumu gözetilirken, gelişkin biçimlere yönelinmesi için çaba gösterilir.
c) Toprakta özel mülkiyetçi ideolojiyi besleyen her tür dinamiğe karşı mücadele edilir.
d) Tarımsal üretimde dışa bağımlılığa son verilir.
17. BKP, ekonomik politikaların kentler ile kırlar arasındaki ayrımları azaltma hedefi ile uyumlu olmasına dikkat eder.
18. Üretim sürecinde ortaya çıkan her tür yabancılaşmaya, özellikle işçi-makine, işçi-ürün yabancılaşmasına karşı önlem alınır.
D. Dış Politika ve Savunma
1. Emperyalizmin bütün askeri, ekonomik, mali, kültürel ve siyasal örgütlenmelerinden çıkılır. Bu örgütlenmelerle geçmişteki ilişki ve bağların yol açtığı ülke çıkarlarına aykırı bütün anlaşma ve yükümlülükler geçersizdir.
2. Eşit katılımı sağlayan, karşılıklı çıkarları koruyan ve barışa hizmet eden bütün uluslararası kuruluşlarda yer alınır. Bu kuruluşların uluslararası ilişkilerin iyileştirilmesi, emperyalist ülkelerin hareket alanının daraltılması ve uluslararası gericilikle mücadele amaçlarına hizmet etmesi için etkin bir çaba gösterilir.
3. Bütün sosyalist ve devrimci iktidarlarla dayanışmaya gidilir. Emperyalizmin gücünü ve etkinliğini geriletici bölgesel/uluslararası birlikteliklerin oluşturulması ve güçlendirilmesi için girişimci ve destekleyici tutumlar sergilenir.
4. a) Toplumda enternasyonalist bilincin gelişmesi ve süreklilik kazanması için gereken önlemler alınır.
b) Kapitalist ülkelerdeki devrimci ve komünist hareketlerle dayanışma geliştirilir.
c) Komünist, sosyalist, antiemperyalist, antifaşist, savaş aleyhtarı görüşleri nedeniyle kendi ülkelerini terk etmek zorunda bırakılan kişiler, sosyalist toplumumuzun ve yasaların güvencesi altındadır.
5. a) Ülkenin temel savunma unsuru, silahlı kuvvetlerdir.
b) Silahlı kuvvetler, sosyalist toplumun hizmetindedir. Silahlı kuvvetlerin topluma yabancılaşması önlenir. Silahlı kuvvetler barış zamanlarında üretim sürecinde görev üstlenir.
c) Askerlik, kadın ve erkek bütün yurttaşlara zorunludur. Askerlik süresi uluslararası ilişkilerin durumuna göre belirlenir.
d) Silahlı kuvvetler çağın gereklerine uygun bir örgütlenme ile teknolojik gelişmelere uyum sağlar. Ülkenin savunma gücünün ayakta kalması için her tür önlem alınır. Silah sanayisinin ulusal karakteri geliştirilir ve titizlikle korunur.
e) Savaş hali uygulamasına karar verecek tek organ Meclis’tir.
f) Emperyalist bir saldırı karşısında ülkenin bütün siyasal, örgütsel, ekonomik ve beşeri potansiyeli harekete geçirilir ve savaş, tüm halkın katılımıyla, devrimci ve yurtsever bir savaşa dönüştürülür.
g) Silahlı kuvvetler içinde ast üst ilişkilerinde demokratik normlar yerleştirilir, hiyerarşik düzen kültürel ve ideolojik eğitim süreçlerinin yardımıyla sağlanır. Silahlı kuvvetlerin daimi personeli, yalnız askerlik alanında değil, sosyalist toplumun gereksindiği bireyler olarak yetiştirilir.
h) Silahlı kuvvetler mensupları, seçme ve seçilme hakkı dahil olmak üzere, diğer yurttaşlara tanınan bütün siyasal ve sosyal haklara sahiptir.
i) Silahlı kuvvetlerin enternasyonalist karakteri korunur ve güçlendirilir.
j) İç güvenlik gereksinmeleri, silahlı kuvvetler bünyesinde kurulan halk milisleri ile karşılanır.
E. Yeni İnsanın Yaratılması
1. Yeni insanın yaratılması, sosyalizmin kuruluşunun hem bir göstergesi, hem bir sonucu, hem de aracıdır. Yeni insan, ideolojik, kültürel ve fiziki varlığıyla bir bütündür. Toplum ve devlet, bu bütünün uyumlu ve sağlıklı gelişmesinden sorumludur.
2. BKP, bireylerin kendilerini toplumsal olarak ifade edebilmeleri, kolektif bilince sahip, insanların ve bütün ulusların eşitliği ve kardeşliğine inanan kişiler olarak yetişmeleri için eğitim, kitle iletişimi, siyasal ve kültürel yaşam, sağlık, spor etkinlikleri gibi alanları ayrı ayrı değil, bir bütün olarak değerlendirir.
3. Bütün yurttaşları kapsayan ve her tür insani gereksinimi içeren bir sosyal güvenlik sistemi oluşturulur.
4. a) Eğitim, bütün aşamalarında parasız sunulan kamusal bir hizmet olarak toplumun çıkarları doğrultusunda yeniden örgütlenir. Bütün özel eğitim kurumları kamulaştırılır.
b) Eğitim, insanın yetenek ve yaratıcı gücünü ortaya çıkaran, geliştiren bilimsel içerikli bir etkinliğe dönüştürülür.
c) Anadilde eğitim, sosyalist devletin güvencesi altındadır. Ülke ve bölgede yaşayan halkların birbirlerinin dil ve kültürlerini daha yakından tanımaları eğitim sisteminin amaçları arasındadır.
d) Yabancı dil eğitim politikası, insanlığın kültürel ve bilimsel birikiminden azami ölçüde faydalanmak ve halklar arası kardeşliği güçlendirmek hedefi doğrultusunda belirlenir.
e) Herkesin istediği alanda öğrenim görebilmesi, toplumun gereksinimleri de gözetilerek sağlanır.
f) Eğitim politikalarında öğrenim kurumlarının bütün öğeleri söz sahibidir. Öğretmenler, öğrenciler, veliler ve eğitim kurumlarındaki hizmet işçileri ayrı ve birleşik örgütlenmelerle eğitim politikalarının oluşturulmasına katılırlar.
g)Yeni insanın sınıfsız topluma giden süreçte, aynı zamanda “mücadele eden insan” olduğundan hareketle, eğitim, sınıfsız, sömürüsüz bir dünya için verilen mücadeleye bilimsel ve ahlaki açılardan yardımcı olur.
h) 18 yaşın altındaki çocuk ve gençlerin, eğitim süreçlerinin bir parçası olmayan işlerde çalışmaları/çalıştırılmaları yasaktır.
i) Okuma, yazma bilmeyen tek bir yurttaşın kalmaması sosyalist toplumun en temel görevlerinden birisidir. Ayrıca hiçbir yaş sınırlaması olmaksızın insanların bilgi ve becerilerini geliştirebilmeleri için her tür olanak sağlanır.
5. Bütün özel hastane ve sağlık kuruluşları kamulaştırılır. İlaç ve tedavi giderleri dahil bütün sağlık hizmetleri parasızdır ve devlet tarafından karşılanır. İnsan sağlığını bozucu her tür etkenin ortadan kaldırılması için mücadele edilir, ve koruyucu hekimlik ve basamaklı sağlık hizmeti uygulamaları yaygınlaştırılır.
6. İnsanlar moral ve fiziki açılardan kendilerini yeniden üretecekleri mekanlarda yaşama hakkına sahiptir. Bu hak doğrultusunda herkese gereksinimine uygun konut sağlanır. Konutların deprem, sel ve diğer doğa olaylarından etkilenmeyecek sağlamlığa sahip olmaları için gereken her tür önlem alınır. Konutlarda ısınma, elektrik enerjisi ve su bedelsiz olarak sağlanır.
7. Toplumun kullanımına sunulan mal ve hizmetlerin fiyatları, toplumun entelektüel gelişiminin hızlandırılması ve tüketim alışkanlıklarının yeni insanın yaratılması mücadelesine yardımcı olacak biçimde değiştirilmesi hedefleri de dikkate alınarak belirlenir.
8. Yeni insanın yaratılması mücadelesinin önemli bir parçası, kadın ve erkek arasında toplumsal etkinlik, fırsat eşitliği ve toplumsal roller açısından tarihsel süreç içinde ortaya çıkmış ayrım ve çelişkilerin ortadan kaldırılmasıdır.
a) BKP, yasalarla güvenceye alınan kadın haklarının yaşamın bütün alanlarında gerçek ve kalıcı bir kazanıma dönüşmesi doğrultusunda mücadele eder, cinselliğin kadını aşağılayıcı ideolojik roller üstlenmesine, kadınlara yönelik her tür ayrımcılığa karşı durur.
b) Kadının ev işleri ve çocuk bakımına bağımlılığının nedeni olan cinsiyet farklılığına dayalı işbölümünün bütün toplumsal ve ideolojik yönleriyle tasfiye edilmesi için gereken mücadele verilir. Yemek, temizlik ve çocuk bakımı gibi kapitalist toplumda kadının üzerine çöken yükler, kolektif olanaklar seferber edilerek toplumun bütünü tarafından üstlenilir. Bu doğrultuda planlı kentleşmenin önemli bir parçası olan kreş, yemekhane ve çamaşırhaneler yaygınlaştırılır.
c) Kadınların siyasal ve kültürel yaşama etkin bir biçimde katılmaları için her tür örgütsel olanak yaratılır.
d) BKP, ailenin kapitalizm koşullarında üstlendiği iktisadi ve ideolojik işlevlerinden arındırılması ve sevgi temelinde gönüllü birlikteliklere dönüşmesi için mücadele eder.
9. Çocukların bakımı, beslenmesi, sağlıklı bireyler olarak gelişimi ve eğitimi, sosyalist devletin güvencesindedir.
10. Gençlerin mümkün olan en erken yaştan başlayarak toplumsal yaşamın bütününe, siyasal karar alma süreçlerine, kültürel, sanatsal, bilimsel üretime katılabilmeleri özendirilir. Parçası oldukları eğitim veya spor kurumları ile yerelliklerde diğer yurttaşlarla eşit hak ve sorumluluklara sahip olmaları için olanak sağlanır. Sosyalist toplum, kapitalist toplumda baskı altında tutulan gençliğin yaratıcı enerjisini açığa çıkaracak, gençliği her alanda özgürleştirecektir.
11. Kapitalizmin her türlü toplumsal etkinlikten uzaklaştırarak kimsesiz ve desteksiz bıraktığı yaşlıların yeni toplumun eşit, bakımlı, kamusal yaşama katılmaları özendirilen yurttaşlar olarak yaşamaları için gerekli bütün maddi ve manevi koşullar oluşturulur.
12. Engellilerin eğitim ve üretim süreçlerine ve toplumsal yaşama katılmalarının koşulları yaratılır.
13. Sanat, yeni insanın kendini özgürce gerçekleştirmesine katkı sağlayacak önemli alanlardan biridir.
a) BKP, sanatçı yaratıcılığının özgürleşmesini hedefleyen girişimlere öncülük eder.
b) Sanatın özgür bir ortamda toplumsallaşması, sanat emekçilerinin örgütlenmesi, sanatın insana ulaşmasını önleyen bütün engellerin kaldırılması, BKP’nin temel amaçlarındandır. Bu doğrultuda;
i. Sanat emekçilerinin, kendilerine ayrılacak toplumsal olanakları örgütlü ve kolektif olarak kullanmaları gözetilir.
ii. Devletin sanatsal üretimde yeni ve farklı yaratma biçim ve tekniklerinin gelişmesine engel değil destek olması esastır.
iii. Sanat ürünlerine yönelik her tür sansür kaldırılır.
iv. Sanatın metalaşmasının önüne geçilir.
v. Sanatsal üretimin bir azınlık uğraşı olmaktan çıkması ve yaygın bir toplumsal uğraş haline gelmesine çalışılır.
vi. BKP, sanatsal ürünlerin sosyalist toplumun ve yeni insanın gereksinimleriyle çelişkiye düşmemesi için ideolojik mücadele verir.
c) Kültürel ve tarihsel miras korunur ve tüm halkın erişimine açılır.
14. Bilim ve bilimsel faaliyet sosyalist toplumun yetkinleştirilmesinde ve yeni insanın yaratılmasında temel başlıklardan biridir. Bilim ve teknolojinin sömürüyü artırmak amacıyla ya da sömürünün artmasına izin verdikleri ölçüde geliştirilebildiği, metalaştırıldığı, geniş kitlelere yabancılaştırıldığı koşulların sona ermesiyle bilimsel faaliyetin toplumun bütünsel çıkarları doğrultusunda yürütülmesi mümkün hale gelecektir. Bilimsel çalışmalara ayrılan kaynakların belirlenmesi ve dağıtım kararlarına bilim insanlarının örgütlü olarak katılmaları sağlanacaktır. Bilim insanlarının yürüttüğü çalışmalar sonucunda ortaya çıkan kazanım ve ürünler bütün insanlığın ortak malıdır.
15. a) Kapitalist toplumda ticarileştirilen ve profesyonel bir faaliyet haline getirilen sporun yerini spor yapma olanaklarının her yaş, cinsiyet, meslek ve bölgeden bütün insanlara sunulduğu bir toplumsal örgütlenme alacaktır.
b) Sporun yıkıcı, düşmanlaştırıcı bir rekabeti değil sağlık, eğlence ve dayanışmayı esas alması ve geliştirmesi hedeflenir.
c) Spor, özel mekanlara sıkıştırılmak yerine işyerlerine, okullara, bütün yerleşim birimlerine yaygınlaştırılır. Geniş kitlelerin pasif izleyici durumundan çıkmaları özendirilir.
16. a) Herkes inanç özgürlüğüne sahiptir. Hiçbir kurum, insanlar üzerinde manevi baskı kuramaz.
b) Dinin siyasallaşmasının önüne geçilir. İnsanların dinsel inanışları hiçbir resmi belgede yer almaz.
c) Din, eğitim kurumlarında toplumsal bilimlerin bir araştırma konusu olarak ele alınır.
d) BKP, her türden metafizik inanışın yerine insanlığın bilimsel kazanımlarının geçirilmesi için verilecek siyasal ideolojik mücadelelerin öncüsüdür.
17. a) Çevre ve kültür değerleri, ticari birer meta olmaktan kurtarılarak devlet tarafından korunur ve tüm toplumun kullanımına açılır. Kıyıların, ormanların, doğal ve tarihsel zenginliklerin tahrip edilmesine karşı ağır yaptırımlar uygulanır.
b) Sosyalist sanayileşme ve kentleşme politika ve uygulamalarında çevre ve insan sağlığının korunması öncelikli olarak gözetilir. Çevre politikasının belirlenmesinde ve somut uygulamalarda toplumun bütününün ve ilgili toplulukların örgütlü biçimde yer almaları sağlanır.
c) Ekonomik, sosyal ve kültürel açılardan kentlerin kırlara karşı göreli üstünlüğünden kaynaklanan eşitsizliklerin giderilmesi doğrultusunda önlem alınır.
d) Kentlerde toplu taşımacılık yaşama geçirilir ve ücretsiz kamu hizmetine dönüştürülür. Kent içi ve kentler arası ulaşımda karayollarının kapitalist toplumda kazandığı ağırlık azaltılarak, daha güvenli ve verimli ulaşım biçimleri yaygınlaştırılır.
e) Doğal afetlerin yıkıcı etkilerini yok etmek için gerekli kaynakların ayrılması, bu yönde bilimsel çalışmalar yürütülmesi sosyalist devletin sorumluluğudur. Bu çalışmalar halkın bilgisine, katılım ve denetimine açıktır.