Birleşik Komünist Parti (BKP), “Sosyalizm Kazanacak” çağrısıyla düzenlediği kuruluş etkinliğini Türkiye’nin birçok ilinden katılımla Beyoğlu Ses Tiyatrosu’nda gerçekleştirdi.
Sosyalizm mücadelesinin geriye çekilişine, düzen partilerine eklemlenen siyaset yaklaşımına karşı “sosyalizm kazanacak” diyen emekçiler, kadınlar ve gençlerin buluştuğu etkinlikte konuşmalar ve sinevizyon gösterimleri yer aldı. Sosyalist ve devrimci partiler ve sendikalardan temsilciler de etkinlikte bulunarak dayanışma duygularını paylaştılar.

“Sosyalizm kazanacak diyenlerin, bu sesi örgütlülüğe çevirmesi için çağrı yapıyoruz!”
Açılış konuşmasında söz alan BKP MK üyesi Evrim Saldıran konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“…Önümüzdeki dönem Türkiye’de iki programın göğüs göğüse çarpışması gerekmektedir. Biri, içinde yaşadığımız tabloyu yaratanların programıdır. Burada eşitsizlik vardır, geleceksizlik vardır, işsizlik ve yoksulluk vardır. Cihatçı terör destekçiliği vardır. Bunların olduğu yerde özgür bir yaşamın yeşermesi mümkün değildir. Türkiye, işte tam da bu sancıyı yaşamaktadır.
Diğeri ise emekçilerin ayağa kaldırması, örgütlemesi, toplumsal bir seçenek haline getirmesi gereken programdır. Bu program, sosyalist devrim programıdır. Kamucu, toplumsal çıkarı merkeze koyan, bağımsızlıkçı, eşitlikçi bir düzenin yeşermesinin garantisi bu kavgadan geçmektedir
…
Bizce Türkiye’yi bu karanlıktan çıkarabilecek iki temel güç vardır. İşçi sınıfı birinci güçtür. Üreten o dur, tüm bu zenginleşmeyi emeğiyle var eden o dur, ülkenin kalbidir. Komünistler ikinci güçtür. Emperyalist kapitalist sistem yıkım sistemidir, sermaye düzeni karanlıktır, geleceksizdir, çıkış sunamamaktadır, çıkışın ve kurtuluşun reçetesi komünistlerin programıdır.
Bu iki gücü birleştireceğiz, sermaye düzenine karşı işçi sınıfını, kadınları, gençleri seçeneksiz bırakmayacağız…”
Açılış konuşmasının ardından gösterimi yapılan sinevizyonda, emperyalist saldırganlığın geldiği boyut, Türkiye’de sermaye düzeninin yarattığı yıkım ve tahribat ve tüm bunlara karşı insanlığın kurtuluşu olan sosyalizm seçeneği anlatıldı. Sinevizyon gösteriminin ardından sözü BKP İşçi Bürosu adına Kemal Parlak aldı. Kemal Parlak’ın konuşmasından bazı bölümler şu şekilde:
“İşçi sınıfının siyasal mücadelesi Parti’siz yükselmez”

“…Bundan 100 yıl önce söylenen “ya barbarlık ya sosyalizm” sözü bugün için somut bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor. Emperyalist- kapitalist sistemin krizi derinleşiyor insanlığa, halklara, emekçilere herhangi bir seçenek sunamıyor. Hepimiz biliyor, bu kriz derinleştikçe savaşlar yaratır, kaos çıkar, açlık çıkar, emekçiler zulümle karşı karşıya kalır. Fakat bu kriz ve kaoslardan bir de devrim çıkar. Birinci Dünya savaşı döneminde Ekim Devrimi gerçekleşti. İkinci Dünya savaşında dünyanın üçte biri sosyalizme geçti. Bugün içinden geçtiğimiz süreçte ise emperyalist kapitalist sistemin yarattığı barbarlığı durdurabilecek güç ve sınıfın örgütlülüğü oluşmuş durumda değil. 90’lı yıllarda Sovyetler Birliği’nin çözülüşü ile birlikte halklara emperyalist ideologların propagandası aşılandı. Sınıf mücadelesinin bittiğini söylediler, artık yeni mücadele dinamikleri ve alanları vardır dediler. Sınıf mücadelesinden vazgeçilmesi gerektiğini öğütlediler. Bunun sonucu, bugün karşılaştığımız tabloyu yaratmıştır.
Bu tablonun elbette ki değişmesi gerekiyor. Türkiye’de korkunç bir sömürü, yoksulluk, gericilik, kadın cinayetleri devam ediyor. Bunun durdurulması ise sosyalizmin güçlenmesi, işçi sınıfının örgütlenmesi iktidarı istemesi ile mümkündür. Bu ise öncüsüz ve öznesiz gerçekleşemez. Bugün de bu boşluğu doldurmaya çalışıyoruz ve başaracağız…”
Kemal Parlak’ın konuşmasının ardından sözü BKP Kadın Bürosu adına Gizem Öksüz aldı. Gizem Öksüz konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Bizler, Bahriye Üçok, Zehra Kosova, Suat Derviş, Behice Boran’ın, sınıfı ile omuz omuza mücadele veren kadınların yoldaşlarıyız.”
“…AKP iktidarı tüm ideolojik aygıtlarıyla kadınları bu gerici düzene mahkûm etmeye devam ediyor. Gündüz kuşağı altında kadınlara yemek programları, aile içi ölümlerin konuşulduğu programlar propaganda ediyor. Kadın katilleri reytingler için programlara çıkartılıyor, hukuk eliyle çözülmesi gereken sorunlar toplum önünde meşru ve sırandan hale getiriliyor. Hatta program sunucusu tarafından “ben olsam o kadını öldürürüm, öldürmek için fırsat kollarım” diyerek toplumu doğrudan suça edebiliyor. Bu ülkede Özge Can, Rabia Naz, Narin Güran ve Pınar Gültekin ve daha niceleri katledilmiştir. Kadın cinayetlerinin politik olduğunu çok iyi biliyoruz ve Kadınlara yaşam hakkı tanımayan bu düzeni değiştireceğiz. Yeni bir cumhuriyeti, eşitlikçi bir düzeni Sosyalist Türkiye’yi birlikte kuracağız.
…
Haftaya 8 Mart, emekçi kadınların sömürüye karşı eşitlik mücadelesinin günü. İnsanca çalışma hakları için mücadele verirken hayatlarını kaybeden dokuma işçisi kadınları anıyor, eşitlik, özgürlük bayraklarını yükseltiyoruz.
Emperyalist saldırganlığın bugün Afganistan’da, Filistin’de, Suriye’de, Lübnan’da, Ukrayna’da çıkarttığı savaşlardan ve desteklediği faşist, gerici iktidarlardan bugün en büyük zararı kadınlar ve çocuklar görüyor. Emperyalizmin planlarını kadınlar bozacak, ‘Ekmek ve Barış’ kadınların mücadelesi ile gelecek.
Bizler laiklik istiyoruz. Patronlara köle, tarikat ve cemaatlere mürit olmayacağız diyoruz.
Bizler eşitlik istiyoruz, gündüzleri sömürülmediğimiz ve geceleri aç yatmak zorunda olmadığımız bir ülke istiyoruz. Yaratılan ekonomik krizin, yoksullaşmanın faturasını emekçilere kesen, bizi işsizliğe, açlığa, ölüme mahkûm etmek isteyen bu sömürü düzeni ile mücadele edeceğiz…”
Gizem Öksüz’ün ardından BKP Öğrenci Bürosu adına Gülin Kara konuşmasını yapmak üzere sahnede yerini aldı. Gülin Kara’nın konuşmasından bazı bölümler şu şekilde:
“Oyunlardan, okuldan ve hatta uykudan bile mahrum bırakılan çocukların hayalleri ve gençliğin gelecek arayışları da bugün bizimle birlikte yeni bir yola çıkıyor. “

“Gençliğin içinde bulunduğu işsizlik batağına, geleceksizliğe, niteliksiz eğitime, gerici saldırılara ya da yoksulluğa karşı yalnızca bir itiraz değil bizimkisi… Çabamız bu karanlığa müdahale etmek ve gençliğin bu ülke topraklarında yeniden mücadeleyle anılmasını sağlamak. Üniversiteleri yeniden bilimin, aydınlanmanın ve memlekete sahip çıkma fikrinin yeşerdiği yerler haline getirmek… Ezberci eğitimin, rekabetçi sınav sisteminin, okullarda tarikat karanlığının kıskacı altına alınmış liselilerin özgürlük arayışını, özgür bir memleket hayaliyle birleştirebilmek. Ama en önemlisi bunu örgütlü bir güce dönüştürebilmek.
Gözlerini AKP karanlığında açmış, hatta ondan başkasını da görmemiş bir nesiliz; reel sosyalizmin çözülüşü sonrası emperyalist saldırganlığın hat safhalara ulaştığı bir coğrafyadan dünyaya bakıyoruz… Ve tarihin böylesi karanlık dönemlerden geçerken, onurlu insanların baş eğmedikçe nasıl da kazandığının örnekleriyle dolu olduğunu biliyoruz. Aslında tam da bunun için insanlığa, ülkemize ve geleceğe dair bir umut besliyoruz.
…
Reel sosyalizmin çözülüşünün ardından liberal ideologlar tarihin sonu geldi demişti, kapitalizmin mutlak sandıkları zaferini ilan etmeye girişmişlerdi.
Bugün sosyalizmin olmadığı bir dünyada doğmuş biz gençlerin elinde sosyalizm bayrağı yükseliyorsa, bilmeliler ki gelen tarihin sonu değil! emperyalist barbarlığın, sermayenin şatafat içinde geçirdiği günlerin sonu olacaktır.
Üniversitelerden liselere kadar inen kariyer kulüpleriyle, bireysel kurtuluş hikayeleriyle gençliğe anlatılan masallar, gösterilen süslü vitrinler; kapitalizmin gençliğe gerçekte neyi reva gördüğünü gizlemeye yetmiyor…”
Gülin Kara’nın konuşmasının ardından komünistlerin 104 yıllık mücadele deneyimleri ve birikimlerinin yer aldığı sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi. Sinevizyon gösterimi sonrasında ise sözü BKP MK üyesi Ali Öztutan aldı. Ali Öztutan’ın konuşmasından bazı bölümler şu şekilde:

“104 yıllık tarihimize ve işçi sınıfına karşı sorumluluğumuzu bilerek yola çıkıyoruz.”
“Bugün emperyalist kapitalist sistemin saldırganlığı artarak devam ediyor. Bu saldırganlığa rağmen emperyalizmin siyasal, ekonomik ve ideolojijk krizler yaşadığını tespit ediyoruz. İki kutuplu dünya sona erdikten sonra emperyalizm işgale giriştiği topraklara demokrasi ve özgürlük götüreceği yalanıyla meşruluk yaratmaya çalışıyordu. Bugün emperyalist işgaller ve müdahalelerin demokrasi ve özgürlük adına yapılmadığı tüm çıplaklığıyla görünmektedir.
Ekonomik krizin, yoksulluğun yalnızca bağımlı ülkelerin, üçüncü dünya ülkelerinin kaderi olmadığı su yüzüne çıkmıştır. Kapitalizmin kalesi olarak gösterilen ülkelerde işsizlik oranı artmakta barınma, beslenme, sağlık ve eğitim gibi birçok temel ihtiyacın karşılanamadığı ortadadır.
Emperyalist kapitalist sistemin dünyada hüküm sürmesi için kurulan uluslararası kurumların ve kuralların sorgulandığı, tartışıldığı bir süreçteyiz.
Emperyalist saldırganlık yükselirken çelişkileri, krizleri de büyüyerek devam ediyor. Bu krizler ve çelişkilerin ülkemizde de yansımasını her gün yaşıyoruz. Bu çelişkiler ve krizlerin kendiliğinden devrimci siyasetin önünü açmayacağını biliyoruz. Fakat içerisinden geçtiğimiz koşullar devrimci olanaklar barındırıyor. Doğru bir devrimci müdahale bu barbalık düzenine karşı sosyalizm mücadelesini yükseltebilir.
…
Sosyalizmin bağımsız hattını savunan, öncü işçi örgütlenmesini önüne hedef olarak koyan ve gençlikle sosyalizm mücadelesinin buluşmasını sağlayan bir partiyi inşaa edeceğiz.
Dostlar, Birleşik Komünist Parti’nin kuruluş etkinliğini bugün gerçekleştiriyoruz ama köklerinin bu ülkede eski olduğunu belirtmem gerekir. 104 yıllık devrimci geleneğin deneyimini ve birikimini yola çıkarken omuzlarımızda hissediyoruz. 104 yıl önce Mustafa Suphi ve yoldaşlarının başlattığı mücadele bizim miladımızdır. 104 yıldır komünist gelenek baskılara, tutuklamalara ve tasfiyelere rağmen bu ülke topraklarında eşitlik, özgürlük ve kardeşlik mücadelesini taşımaktadır.
…
Binlerce kişiye soruşturma açıldığına dair listeler dolaşıyor. AKP iktidarı bilmelidir, bu düzene teslim olmayan, bu düzenden korkmayan binler değil milyonlar var. Bu milyonlar deprem döneminde dayanışmayı büyütenlerdir, bu milyonlar grev yasaklarını tanımayan işçilerdir, bu milyonlar Özgecan Aslan için Berkin Elvan için meydanları dolduranlardır. Bu milyonlar Gezi direnişinde ayağa kalkanlardır…”
Sosyalizm Kazanacak etkinliğinin kapanış konuşmasını ise BKP Kuruluş Komitesi üyesi Andaç Duru gerçekleştirdi. Andaç Duru’nun konuşmasından bazı bölümler şu şekilde:
“Komünistler günü kurtarmayı bırakıp, yeni bir sürece hazırlık yapmak zorundadır.”

“…Türkiye’de sosyalist iktidar mücadelesinde canını dişine takmış , okulda, işinde, mahallesinde, sosyalizmi anlatmış, sosyalizmi örgütlemiş, gecesini gündüzüne katarak bu düzene karşı amansız bir mücadeleye girişmiş komünistler olarak bu kahrolası düzenle amasız- fakatsız kavgaya girişecek devrimci bir komünist partiye olan ihtiyaç bizi bugün bu salonda yan yana getirmiştir.
Belirli gün ve haftalarda değil, sabahına gözünü açtığımız her gün bu kapitalist düzeni yıkmak için emekçi sınıflarla sıkı sıkıya bağ kuracak, başkasına benzemek için kuruluş ilkelerini, zeminini yok saymadan sabırla, sebatla kendi yolunu açacak güçlü bir komünist partiye olan ihtiyaç bizi bugün bu salonda yanyana getirmiştir.
Bizler açısından bir Komünist Parti’nin önemi inanç ve kararlılıkla, alınan kararları, savunduğu iddiaları hayata geçirmesidir. Sınıf içinde mevziler kazanması , öncü işçileri ortaya çıkartması, bizzat o öncüleri yaratmasıdır. Liselere, üniversitelere, plazalara ,fabrikalara sosyalizmin sesini taşıması, itirazların öncüsü olması, buralarda mücadele etmesi ve mücadele mevzilerinin sayılarını artırmasıdır.
Bu nedenle, Devrim iddiası taşıyan, Türkiye’de Sosyalist iktidar mücadelesinde öncü olabilecek, partisini, yoldaşlarını, kadrolarını, kurullarını , çalışma yapılacak alanları gerçekçi bir şekilde, tek tek önüne koyan ve ilmek ilmek buraları örecek bir komünist partinin, bir öncünün olmayışından kaynaklı bugün buradayız.
BKP, bu iddiaları taşımaktadır. Ve bunları hayata geçirecek akla, birikime, deneyime, cesarete ve cürete sahiptir. Ve geçirecektir…”